CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na Çubukta yapılan planlı-güdümlü linç girişimi muhalif kesimi ajite etmeye, sokağa dökmeye yeterli olmadı. Böylece bu iğrenç provokasyonları “ellerinde patlamış” oldu. Seçim öncesi ve sonrası süreci sakin bir şekilde, oldukça başarılı yürüten CHP yöneticileri seçmende yaygın şekilde takdir kazandı.
Siyasi moral üstünlük ilk kez bu seçimler sonrası muhalefete geçti, mevcut iktidarın “yıkılamaz olmadığı” duygusu ciddi ölçüde yayılmaya başladı.
Ülkedeki ekonomiyi kalkındıracak, üretme ve yönetme kapasitesi, bilgi ve becerisi gelişmiş, nitelikli insan gücü büyük ölçüde umutlarını yitirmiş ve küskünlüğe savrulmuştu. Siyasetten, sandıktan ümidini kesmiş, ülkeyi terk edemese de bir kıyı kasabasına yerleşmeyi düşünen bu kesimin 31 Mart seçimleri sonrası ilk kez umutlandığı görüldü.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ilk icraatları destek gördü, özellikle İBB Meclis görüşmelerini milyonlar naklen izledi. Bu görüşmelerde Başkan’ın tüm önerilerini otomatik olarak geri çeviren AKP ve MHP’li Meclis üyelerinin bu tutumları afişe olunca topluma mahcup oldular. Başkan İmamoğlu önemli bir takım bilgileri Kamuoyu ile paylaşınca, önceden kısmen bildiğimiz bazı çarpıcı gerçekler daha net olarak ortaya konulmuş oldu.
İBB’nin yayımladığı 56 sayfalık STK (“Sivil Toplum Kuruluşları”, ama siz bunu “yandaş ve dini vakıf-cemaatler” diye okuyabilirsiniz) -Okul-Yurt Faaliyeti Raporuna göre; 74.3 milyon TL TÜGVA’ya, 51.6 milyon TL TÜRGEV’e, 41.4 milyon TL T3 Vakfına, 29.8 milyon TL de Ensar Vakfı ‘na ve daha nicelerine verilmiş olduğunu öğrendik.
Devletin ve Belediyelerin ülkenin ve şehrin sosyal, kültürel ve sportif yönlerden geliştirilmesi amacı çeşitli kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapması, bu tür kuruluşlara belirli ölçülerde maddi destekler sağlaması anlaşılabilir bir durumdur. Ancak milletin vergileri ile sağlanan bu destek ve yardımlardan beklenen sonuçların da ölçülebilir şekilde ortada olması gereklidir.
Bu toplumun son elli senede yetiştirdiği tüm saygın sanat insanlarının bir kısmını çeşitli menfaatlerle ve zorla “yandaş” pozisyona çektiler, bu pozisyona getiremediklerini de kendilerince toptan “hain ve sözde sanatçı” kategorisine koymaya çalıştılar.
Peki onların kurup palazlandırdıkları, toplamda milyarlarca lira destek alan Okçular Vakfı ve diğerleri topluma ne gibi bir yarar sağlamış da biz duymadık? Bu kurumlardan hangisi yarın iktidar desteği olmadan iş ve icraat yapabilecek durumdadır?
Oluşturdukları saadet zinciri ile aktarılan bu milyarlar sonucunda ne elde edildi peki? Bırakın uluslararası başarıyı, ülke içinde tüm toplumun takdirini kazanan bir tek nitelikli bilim ve sanat insanı, edebiyatçı, şair, yazar, tiyatrocu, sinemacı, müzisyen veya sporcu yetiştirebildiler mi? Böyle birileri vardı da muhalif kesim önlerini mi kesti?
YSK’nın birkaç güne kadar açıklayacağını umduğumuz “İstanbul’da yeniden seçimin reddi” kararı umarız akıllarını biraz daha başlarına getirir.

http://yurtgazetesi.com.tr ve http://toplumsal.com.tr haber sitesi yazarı “Evrim ve Bitmeyen Kapışma” ile “Eğitimde Çöküş – İnanç Eksenli Eğitim ve Sonuçları” yazarı

